22 Temmuz 2011 Cuma

'Akpınar' dergisinin 34.sayısı çıktı



Sevgili Akpınar Okuyucuları,
            Birinci Türkiye Büyük Millet Meclisinin Milli Eğitim Bakanı, İstiklal Marşını Mecliste okuyan hatip ve birçok esere imza atmış bir yazar.
            Hamdullah Suphi Tanrıöver’i anmak bende lise yıllarımın unutulmaz İstanbul Türk Ocağı  konferanslarına uzanmak anlamına da gelir. Ağzına kadar dolu salonda takım elbiseli, kıravatlı ve düğmeli kumaş yeleği ile huzurunda bulunanlara hürmet telkin eden ciddi ve temiz bir görünüm. Saçı ortadan ayrılmış, sağ eli yelek cebinde, sahnede dinleyenleri süzüyor ama mikrofon çalışmıyor. Pantolon cebinden mendilini çıkardı mikrofonun üzerine örttü, bir şeyler söyledi ama biz duyamadık.
            Balkan hatıralarını anlattı.
            1885 yılında İstanbul’da doğan ve 10 Haziran 1966 İstanbul’da vefat eden büyük hatip Hamdullah Suphi Tanrıöver’in  Dumlupınar’da 31 Ağustos 1924 günü yaptığı, yaşayan gaziler ve büyük Gazi ve şehitlerin el bağlayıp huzurla ve huşuyla divan durduğu tarihi mekan seni ancak bu hançere bu kadar güzel anlatabilirdi. Biz de, 30 Ağustosların, o günlerin rüzgârından nasiplenmek için hitabetin bazı bölümlerini burayla alarak şehitlerimizin ruhlarını şad etmek istedik.
            “Burada, hadise sözden çok kuvvetli bir mevkidedir. Ben size ne söyleyebilirim ki, bu ovaların üstünde geçen vak’alar kadar derin, manalı, beliğ ve şümullü olsun. Söz burada, fiil karşısında acizdir. Bakıyorum, aramızda Anadolu kadınları var. Hiçbir felaketin üstüne gözyaşı akıtmamış, yüzleri kayalar gibi katı, yüzleri dağ başlarındaki kayalar gibi yanık, sayısız MUHAREBELERE SAYISIZ ŞEHİTLER VERMİŞ Anadolu kadınları var. Aramızda alaca gömlekleriyle, çıplak ayaklarıyle köylüler ve köy çocukları görünüyor. Dağ başlarındaki yaylalardan Yörükler inmiş, içtimaa onlar da gelmişler, içtima tamamdır. Burada olanlar kadar burada olmayanlar da burada Türk milletinin ruhu, bu harp meydanının kenarında şimdi el bağlamış duruyor.
            Efendiler iki ordu mu çarpışıyor? Çarpışan iki fikirdir. Aylarca senelerce müddet, bu yamaçlarda, bu boğazlarda bu bellerde yunanlılık fikri ile Türklük fikri iki pehlivan gibi çarpışıp durdu.
            30 Ağustos, SEN BİR İNHİDAMA ŞAHİTSİN!
            30 Ağutos, o gün, yani bugün yunanlılık fikri. Bu topraklarda, Türklük fikrine mağlup olarak yerlere serildi.
            “Duyuyor musunuz? Ruhun gözleri fark etmiyor mu? Bu göklerin içinde ne ürpermeler, bu toprakların içinde ne titremeler var? Başlarımızın üstünde Kars, İnönü, Sakarya bayrakları şimdi dalga dalga bu harp meydanını tavaf ediyor. Anadolu’muzun büyülenmiş bir köşesindeyiz.”
            Aziz şehitlerimiz! İnönü, Sakarya, Dumlupınar’daki şehitlerimiz, bir müsellesin uçları gibi duruyor. Bu müsellesin üstünde, yeni Türkiye, bir ehram gibi yükseldi.”
            Sevgili Gazi! Bu alaca köylü kalabalığı içinde seni seyrettim. Kendine bundan daha fazla yakışan bir çerçeve nerede bulabilirsin?”
            Bu sayıda yine güzel yazılar ve şiirlerle huzurunuzdayız. İyi okumalar diler, selam ve saygılarımızı sunarız.
                                                                                     

  İsmail ÖZMEL

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

YENİ SAYI

YENİ SAYI
AKPINAR DERGİSİ, YUNUS EMRE ÖZEL SAYISI